Yasemin bir sabah kolunda bir kaşıntı ile uyanır. Önce önemsemez. Zamanla kaşınan derisi kızarıp pullanmaya başlar. Gitgide tüm derisini kırmızı plaklar kaplar. Bu plakların üzerinde beyaz beyaz iltihaplanmalar ve çatlaklar oluşur.
Gidilmedik hastane, kapısı çalınmadık doktor kalmaz. O güzeller güzeli Yasemin’in derdine tıp çare bulamaz.
Birgün Sait’in kız kardeşi Emine sevindirici bir haber ile gelir. Uzaklarda bir yerde bir şifacıdan bahsedildiğini duymuştur. Bu adam yaptığı reçetelerle hastalara şifa olmaktadır.
O günün şartlarında ulaşım çok zordur. Sait yaralardan bitap düşmüş eşini ve daha 6 aylık bebeği Yeşim’i alarak yollara düşer. Uzun bir yolculuktan sonra bir dağ köyünde şifacıya ulaşırlar. Şifacı çatık kaşlı, asabi bir adamdır. Yasemin’i baştan aşağı süzer. O gece genç çifti evlerinde misafir eder. Sabah uyandıklarında şifacı Yasemin’in eline cam şişe içinde bir sıvı verir. Bir de sıkı sıkıya tembih eder; “Kızım, bunu sabırla kullan, ilk başlarda yaralarında artma bile olsa sakın korkma. Kullanmaya devam et.” Sonra Sait’e döner ve “Hadi evinize dönün. İlaç bitmeye yaklaştığında tekrar gelin” der.
Hikayenin tamamı için tıklayın